İçeriğe geç

Yaşasın! Patronum daha da zengin olacak!

Eğer bir kişi, firma veya kuruluş için ücret karşılığında bir görevi (veya görevleri) yerine getiriyorsanız siz bir “çalışan“sınız. Çalışanın hangi görevleri ne şekilde yapacağı ve karşılığında çalışana ne kadar ücret ödeneceği konularını detaylı olarak açıklayan bir sözleşmenin imzalanması ile, çalışan ve karşı taraf arasında bir anlaşma sağlanmış olur. Çalışanlar, söz edilen anlaşmalara uyma derecelerine göre üç başlık altında sınıflandırılırlar.

  1. Kötü çalışan: En az bir görevini sözleşmede belirtilen şekilde yerine getirmeyen çalışandır. Yerine getirmediği görev sayısına göre bir çalışanın ne kadar kötü bir çalışan olduğu belirlenir.
  2. İyi çalışan: Tüm görevlerini sözleşmede belirtildiği şekilde yerine getiren çalışandır.
  3. Kendini adamış çalışan: Sözleşmede belirtilen görevler dışında ek görevler de üstlenen ve bu ek görevleri yerine getirmekten haz duyan çalışandır.

Eğer bir çalışansanız ne için çalıştığınızı unutmayın. İyi şartlarda yaşayabilmek ve/veya kendi girişimlerinizi yapabilmek için gerek duyduğunuz fonu oluşturabilmek adına, bir kişi, firma veya kuruluş için ücret karşılığı bazı görevleri yerine getiriyorsunuz.

Çalışan pozisyonunda geçirilen süre “iyi çalışan” olarak geçirilmelidir; burada “neden kötü çalışan olarak geçirilmemesi gerektiği” konusunu (son derece açık olması sebebiyle) konuşmayacağız. Ancak “kendini adamış çalışan olmanın da iyi bir şey olmadığı” üzerine bir paragraf yazmak gerekir.

Kendini adamış çalışan, kendini çalıştığı firmanın ortağı gibi hisseder. Bazı firmalar çalışanlarını kendini adamış çalışanlar haline getirebilmek için, çalışanlarına “biz bir aileyiz” gibi ifadelerle bir ortaklık illüzyonu yaşatırlar. Bu illüzyona kapılmış çalışan, çalıştığı firmanın ürünlerini kullanmayanlara kızar, firma ortaklarının ne kadar varlıklı olduğu ile övünür ve onların maceralarını arkadaşlarına anlatarak mest olur. Bu illüzyon, sözleşme süresi sonunda firmanın yeni bir sözleşme imzalamamak istememesi veya çalışanın emekli olması durumunda kaybolur. Sürecin sonunda çalışan, bir illüzyona kapılarak gereğinden fazla çalıştığını, çok vakit kaybettiğini ve kendisi için yatırım yapmadığını fark eder.

Tanıdıklarınızın arasında kendini adamış çalışanlar var mı? Kişi, firma ve ürün isimleri gibi tanımlayıcı bilgileri gizleyerek davranışlarından örnekler verebilir misiniz?

2 Yorum

  1. Gizem Uçar Gizem Uçar

    Benim “kendini adamış çalışan” bir tanıdığım var hocam. Kendini o kadar adamış durumda ki tatile gittiğinde yada acil bir işi olduğunda ve bu sebeple kısa süreli izinler kullanmak zorunda kaldığında bile vicdan azabı çekiyor. İşi yetiştirmek adına günlerce aralıksız çalışıp hep fazladan mesai yapıyor. Bunun maddi karşılığını aldığını düşünmüyorum. Tabi bu konuda net bir bilgim yok. Bir keresinde ileriye yönelik hedeflerini sorduğumda soruma çok şaşırmış ve buradan emekli olmayı planladığını söylemişti. Ben de biraz hayallerini yıkmayı göze alarak, “Bu kurumun sen emekli olana kadar var olacağını nerden biliyorsun?” diye sordum. Bu sorum biraz afallattı kendisini, ama bir B planı yaptığını sanmam. Kendi mutlu, patronu mutlu. Gül gibi yaşayıp gidiyorlar. Şimdilik!

  2. Piro esen Piro esen

    Yabancı bir gemi şirketinde çalışırken bazı çalışanların şirket için canlarını bile verebilceğini gördüm ki insan insanlığından utanıyor. Bunu fırsat bilen firma yıldan yıla şartları daha kötüye sürükledi ve hepsinin belinde sorun olmasına rağmen en iyi köle yarışına girişmişlerdi. En tuhaf durum ise yoğun çalışma şartlarından dolayı insanlar kilo kaybediyordu ve en çok kilo kaybedene 250 usd gibi bir ödül veriyorlardı. Çoğu şirkette 10-15 yıl önce çalışmaya başlamıştı ve maddi durumları yeterliydi işi bırakmak için ama öyle köleleşmişlerdi ki girişimcilik adına sıfır ruh.

    0

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir